Bu Blogda Ara

9 Aralık 2009 Çarşamba

Ah! dantelli edebiyat. Cemal Süreya'nın çoğalan, çoğalarak artan kelimeleri. Kelimelerce, dünyalarca yazmak isterdim, hem de her yeri dantelli. Emek emek, ilmek ilmek örülmüş, düşüncelerce, kelimelerce yazı. Öyle ki üzerinde güneş batmayan ülkelerin sonsuzluğu olsun; ama acımasızlığı olmasın, öyle bir yazmak hani.
Bir şey var havada, bulutlu ve yorgun. Kendi kendine sarsa bulutları da yorulsa iyi. Nedir bu halet-i ruhiyeme etkisi. Ruhiye dedim de aklıma geldi:) en dişi isimler -ye'li biten isimler gibi. Huriye, Hayriye, Cevriye.. Eski ve kadın isimler. En temelde dişi ve erkek olarak ayrılmasaydık kabul edebilirdim hem erkek, hem kadın için olan isimleri. Unisex isim diyorlar, Türkçe'de karşılığı yok sanırım.
Hem sonra isim önemlidir. Bir insanın ismine sahip olduğunda her şeyine sahip olursun diyor biri. Sahi kimdi? İşte o gün bugündür isim öğrenmekten itinayla kaçınıyorum. Çünkü diğer biri de diyor ki; hiçbir şeyi sahiplenmeyeceksin o kadar. Bunun kim olduğunu biliyorum neyse ki. Sıkıntıların, serzenişlerin başladığı bir ipin üzerinde tek kişiyim neyseki de oynuyorum, ama bir de tel cambazının tel üstündeki durumu vardır. Onu Turgut Uyar'a sorunuz, "benim dengemi bozmayınız".
Ne diyorduk? Yazmak.. "Tüy aldım ki evrende kalkıp gitmeleri özetliyorsun, Seni bilmek ne uzun kelime, ne acayip ilgi.." Böyle iki cümle yazmadan Yaradan canımı almasın diyorum ben. (birazdan ayağım kayacak, düşeceğim ipin üzerinden; ama söyledim bikere istiyorum) Garip olansa bu yazıyı Sevda Sözleri'nin üzerine koyduğum bir beyaz kağıda yazıyor olmak. (Her şey yazılabilir bir beyaz kağıda, özgürce) Oysa beyaz kağıdın altında öyle bir şey yatar ki, yasadışıdır ve biliriz ki "ağır ol bay düzyazı , sen ancak uçağa binebilirsin." yalnız uçağa binebilir. Şiir yazabileseydim ya da ömrümde bir defa deneseydim yüzüne bakmazdım düzyanın. Düzyazıyı sevmediğimden, kınadığımdan değil, tamamen şiire verdiğim kıymetten. Neyse ki herkes bilmiyor o kıymeti. Bencilce oldu biliyorum; ama bu konuda yasaları düşünemeyeceğim. Çünkü şiir yasadışıdır!

8.10 VAPURU
Sesinde ne var biliyor musun
Bir bahçenin ortası var
Mavi ipek kış çiçeği
Sigara içmek için
Üst kata çıkıyorsun
Sesinde ne var biliyor musun

Uykusuz Türkçe var
İşinden memnun değilsin
Bu kenti sevmiyorsun
Bir adam gazetesini katlar

Sesinde ne var biliyor musun
Eski öpüşler var
Banyonun buzlu camı
Birkaç gün görünmedin
Okul şarkıları var

Sesinde ne var biliyor musun
Ev dağınıklığı var
İkide bir elini başına götürüp
Rüzgarda dağılan yalnızlığını
Düzeltiyorsun.

Sesinde ne var biliyor musun
Söyleyemediğin sözcükler var
Küçücük şeyler belki
Ama günün bu saatinde
Anıt gibi dururlar

Sesinde ne var biliyor musun
Söylenmemiş sözcükler var.
cemal süreya


(08.12.09)

2 yorum:

  1. ...
    herşey yazılabilir bir beyaz kağıda
    senin dışında
    güzelliğine benzetme bulmak zor
    ... :D

    YanıtlaSil